JİLET SEBAHAT

Siz ne yaşıyorsanız şehir de onu yaşıyor / Jilet Sebahat

Yazan: Jilet Sebahat

Bir şehri yaşanılır kılan şey, o şehri yaşamaktır. Nasıl yaşamak istiyorsanız? Hangi yüzünü, hangi vaktini yaşamak istiyorsanız, öyle. Sokaklarını mı, barları, camileri, sarayları, pazarları, parkları, batakhaneleri mi, geceleri, gündüzleri mi…?

Siz neredeyseniz şehir de orada işte. Siz ne yaşıyorsanız şehir de onu yaşıyor. 

Ben İstanbul’un en çok gecelerini, bir de ağaran tanyerini yaşadım. Barlarını, arka sokaklarını yaşadım. Sahaflarını, bir de bit pazarını yaşadım.

İçilen gecelerin ardından pazarlarında ayıldım. Tozlu elbiselerde buldum bedenimi, tozlanmış aynalarda baktım yüzüme. Tozlu kitaplarda açtım hayatımın en yeni sayfalarını.

Bilenler bilir; evimin yarısı bit pazarı, yarısı Aslıhan Pasajı’dır. Birazı da Akmar.

***

Geçen aylarda yeni bir ayna aldım bit pazarından. 1960’lardan kalma, oymalı. Beyaz çerçeve. Güzel bir işçilikle boyanmış. Yatağın karşısına asıldı hemen.

İnsan kendinin aynası. Kendi yüzüne bakarak kendi gerçeğine ulaştığına inanırım hep. Aynaya baktığınızda ne hissediyorsanız gerçeğiniz o. Gerçek olmayan yanınız da. Kendi adıma şunu söyleyebilirim ki; aynada gördüğüm aksim en çok sevdiğim, en çok kavga ettiğim, değişmesini en çok istediğim, küstüğüm, barıştığım, kaçtığım, sonra koşup sarıldığımdı. Bunun için güne kendime bakarak uyanmak güç verir bana hep. Aynada gördüğüm şey neyse, benim gerçeğimdi veya olmasını hayal ettiğim gelecekteki gerçeğimdi. Savaştığım ve barıştığımdı.

Aynaların yeri başkadır bu yüzden bende.

Yüzümün özü, özümün yüzüdür aynalar

Fakat bu sefer öyle olmadı. Uyandım ve aynaya baktım. Bir daha bakamadım. Ne özüm ne de yüzüm vardı aynada. Ben değildim. Yüzüm yüz, gözüm göz değildi.

Bedenimi kendine kilitleyen, bakmaktan kaçındığım bir ruh haline sokmuştu beni bu ayna. Bu, günler boyu sürdü.

Ta ki antikadan anlayan, bir kolimin (sevişeceğim kişi) evimi ziyarete geldiği güne kadar.

Yatak odasına girdi ve aynaya baktı: “Bu aynanın ayarı bozulmuş” dedi. “Ayarı kaymış” dedi. “Nasıl yani?” dedim. “Bu aynalar belirli bir zamandan sonra kumlanıyor” dedi. Ben anlamam. Antikadan, aynadan anlayan birileri varsa ben kolimin yalancısıyım.

“Ayarı bozuk bir aynada kendine bakmak.”

“Sorun içte değil, dışta. Dışta da değil, baktığımız yerde” dedim. “Beni mutsuz eden şey, baktığım, ayarı bozulmuş bu ayna mı yani?” dedim. Belli ki kolim sadece antikadan anlıyordu. İnsan psikolojisinden değil.

Bazen sorunu sürekli kendimizde arıyoruz. Baktığımız yer problemliyse, baktığımız o yeri değiştirmek gerekiyor demek ki veya kırıp atmak. Kendimizi anlamsız yere örseliyoruz bu yüzden. Hayat yeterince örselemiyormuş gibi.

Ayarı bozuk bir aynada kendimize bakarmışız gibi bakıyoruz hayata.

Ayarı bozuk bir aynaya teslim ediyoruz bütün yüzümüzü ve özümüzü.

Ayarı bozuk birine sevdalanmak gibi,

ayarı bozuk bir bedende var olmak,

ayarı bozuk bir toplumdan medet ummak gibi,

ayarı bozuk okullarda, eğitim sisteminde eğitim görmek,

ayarı bozuk ailelerde kendini var etme çabası,

iş yerlerinde, mahallelerde, bedenlerde, yataklarda var olma çabası gibi…

***

Evet, son zamanlarda çok üzüldük. Hayal kırıklığına uğradık belki. Beklediğimiz heyecanlar, değişimler olmadı hayatta belki. Umut ettiğimiz şeyler de olmadı. “Aynadaki aksimizi istediğimiz gibi göremedik belli ki.” Üzüldük, küstük, kızdık, darıldık. Kaçmak istedik, göçmek istedik.

Size tavsiyem, bu ayarı bozuk toplumun aynasından kurtulun. Kırıp atın onu.

Eğer ki ayarı bozuk değilse, diyelim ki; aynaya yansıyan bu toplumun aksini değiştirmek için mücadele verin. Tıpkı kendinize yaptığınız gibi. Değiştirin, dönüştürün, yola devam edin.

Asla vazgeçmeyin!

Bize, kendimizi de bu hayatı da şahane gösterecek aynalar vardır ve olacaktır.

Cıncık gibi (Kürtçe “cam” demek, “netlik” anlamına da kullanılır)…

Net!

Duvardaki aynayı indirdim. Beni daha iyi gösterecek bir ayna bulmak için yola koyuluyorum.

 

Paylaş

Güncel yaılar

Ukraynalı fotoğraf sanatçısı Tetiana Udovychenko’nun objektifinden Mardin fotoğrafları

Ukraynalı fotoğraf sanatçısı Tetiana Udovychenko, hayran kaldığı Mardin şehrinin eşsiz güzelliklerini, dünyaya kendi objektifinin gözünden…

% gün önce

Gelenekten Geleceğe Çay Mükemmeliyeti

Kraliyet çay saatini masalara taşımak için 1823’ ten bu yana çay sanatını zarafet ve kaliteyle…

% gün önce

TOGO ile Sevgililer Günü’nü Saat&Saat Kampanyasıyla Özel Kılın…

Modern trendleri ve yüksek teknolojiyi birleştirerek her sezona özel koleksiyonlar tasarlayan TOGO, Sevgililer Günü'nü ayrıcalıklı…

% gün önce

Müziğin tüm renkleri yeni yılda İş Sanat’ta

İş Sanat yeni yılda da klasik müzikten kabareye, Türk sanat müziğinden türkülere, çok geniş bir…

% gün önce

Şehrin kültür mirasına övgü

Design Hotels’in yeni markası Pera’daki Casa Foscolo, restore edilen 134 yıllık binasında, misafirlerine edebiyat, sanat…

% gün önce

Esra Banguoğlu Oğut’un “Yeniden Doğuş ve Bereket” Workshop’u ile içsel dönüşüm ve bereketin kapılarını aralayın

Kundalini Yoganın Türkiye’deki öncüsü ve Sen Varsan Bereket Var adlı kitabın yazarı Esra Banguoğlu Oğut,…

% gün önce