Başlıkta yer verdiğimiz ifade dünyanın en büyük kulüplerinden FC Barcelona’nın sloganı. Ama biz bu mottonun altını en az onun kadar hatta belki de daha da kapsamlı şekilde dolduran başka bir kulüpten bahsedeceğiz: Altınyurt. Ülkemizin ve İstanbul’un spor tarihinde özel bir yere sahip olan kulüp özellikle 1959-1970 arasında kültürel etkinliklere spor kadar yer ayırması ve semti Altunizade’nin sakinlerini her anlamda geliştirmesiyle tanınıyor. Camianın efsanevi figürü Mehmet Bengü’nün ya da edebiyat âlemindeki adıyla Memet Fuat’ın Altınyurt çatısı altında yaptıkları da bugünün spor insanlarına kılavuzluk edecek nitelikte.
KORAY GÜRTAŞ
Altunizadeleli gençler tarafından 1935 yılında kurulan Altınyurt, 1938’e kadar süren ilk serüvenine onlarca etkinlik sığdırmayı başarmıştı. Bugüne değin taşınan felsefenin temelleri o dönemde atılmış ve kulüp, spor ile sanat ve sosyal aktivitelerin iç içe geçtiği bir yapı olarak doğmuştu. Spor alanında faaliyet gösterilen branşlar futbol ve voleyboldu. Kulüp içinde tiyatro ve gezi kolları da vardı. Üç yıllık bu kısa dönemde Altınyurt sayesinde keyifli bir yaşam sürdü Altunizade Mahallesi sakinleri. Eski bir kepekçi dükkânında kurulan tiyatro sahnesinde oyunlar oynandı. Geziler düzenlendi ve elbette bolca spor karşılaşması yapıldı.
SAHADA OLDUĞU KADAR SAHNEDE DE İDDİALI
İkinci Altınyurt dönemi ise 1959’da baş- ladı. Gençlerin futbol takımı için mahallenin büyüklerinden yardım talepleri kulübün yeniden doğumuna vesile olmuştu. Altunizadeliler bir araya gelerek 16 Mart 1959’da Altınyurt Spor Kulübü’nü bir kez daha kurdu. Kulüp lokali, futbol, voleybol ve basketbol sahalarının inşası için kollar sıvandı. Hayli güçlük yaşansa da mahallelilerin gayretleriyle kısa süre içinde Altınyurt bir spor yuvası haline geldi. Kültürel etkinlikler de yine kulübün vazgeçilmezleri arasındaydı. Onlarca tiyatro oyunu sergilendi kulüp binasında. Müjdat Gezen, Genco Erkal, Mehmet Akan, Savaş Dinçel, Ergun Köknar gibi önemli oyuncular sahneye çıktı. Bazı oyunların prömiyerleri gerçekleştirildi, çocuklara kulüp bünyesinde tiyatro yapma fırsatı tanındı. Bir sinema makinesi alındı ve film şenlikleri gerçekleştirildi. Pazar sabahları çocuk filmleri gösterildi. Edebiyat etkinlikleri, konserler, resim ve fotoğraf sergileri düzenlendi. Kulüp gazeteleri, mizah dergileri yayımlandı. Ramazan eğlenceleri de Altınyurt’un iddialı olduğu alanlardan biriydi. Bu etkinlikler 1959-1970 yılları arasında yoğun bir tempoda devam etti. 70’li yılların ilk yarısında azaldı. Sonrasında ise iyice sönümlendi. Bunda en önemli etken Türkiye’nin değişen siyasi iklimiydi. Diğer faktör ise mahallenin fiziki yapısındaki değişiklikler…
KİTABINA GÖRE ANTRENMAN
Spora gelirsek… İlk olarak futbol, voleybol ve basketbolda faaliyet göstermişti Altınyurt. Daha sonra masatenisi, eskrim ve satranç da eklendi. Kulübün ilk futbol şubesi sorumlusu, ilerleyen yılarda sadece Altınyurt değil Türkiye’nin spor tarihine adını altın harflerle yazdı- racak biri isimdi: Mehmet Bengü ya da edebiyat âlemindeki adıyla Memet Fuat.
Vedat Örfi (Bengü) ile Nâzım Hikmet’in ikinci eşi Piraye Hanım’ın oğlu olan Mehmet Bengü, edebiyat alanındaki yaratıcılığını sporda da ortaya koymuştu. Uzun yıllar İngiliz Milli Takımı’nın teknik direktörlüğünü yapan Walter Winterbottom’un Soccer Coaching (Futbol Antrenörlüğü) kitabını getirtmiş ve bu eserden edindiği bilgilerle o dönemde ülkemizdekine pek benzemeyen bir futbol anlayışıyla öğrencilerini yetiştirmeye başlamıştı. Bengü’nün futbol felsefesiyle oyunu öğrenen çocuklar büyüdüklerinde özellikle taktik anlamda ciddi bir donanıma sahip olmuştu. Nitekim Altınyurtlu gençler; Fenerbahçe, Galatasaray ve İstanbulspor ile yaptıkları maçlarda aldıkları iyi sonuçlarla herkesi şaşırttılar. Bir yandan da hedef haline gelmişlerdi. Altınyurt’u yenmek için sahaya çıkan takımların ve seyircilerinin çıkardıkları olaylar Mehmet
Bengü’nün keyfini kaçırmıştı. Bu koşullarda futbolun bir eğitim sporu olarak kullanılamayacağı düşüncesine varmıştı. Böylece Altınyurt futbol sahnesinden çekildi. Takımın oyuncularının önemli kısmı Galatasaray’a gitti.
FİLENİN ALTINLARI
Futbol macerası mutsuz sonla biten Altınyurt, sporda en büyük başarılarını voleybolda yaşadı. Futbolda İngiliz ekolünü tercih eden Bengü, voleybolda ise rotayı Uzakdoğu’ya çevirmişti. Çabuk paslara dayalı Asya voleybolunu inceledi ve bu stili Altınyurt’un voleybol takımlarında uygulamaya başladı. Kırmızı-Siyahlılar, 1973-1974 sezonunda İstanbul şampiyonu olarak Erkekler Voleybol Ligi’ne yani ülkenin voleyboldaki en üst düzey organizasyonuna yükselme maçlarına katılma hakkı elde etti. Bolu’da oynanan maçlar sonunda da hedefine ulaştı.
1989’a kadar süren 1. Lig macerasında parlak günleri de güçlükleri de oldu Kırmızı-Siyahlıların. Küçük bir mahalle takımı olarak orada yer bulmaları dahi özel bir olaydı. Dünya Baltacıoğlu gibi ülke voleybol tarihinin efsane ismi Altınyurt’ta yetişti. Bir başka yıldız Kenan Bengü’yü de voleybol dünyasına armağan ettiler. Sadece oyuncular değil, antrenör Mehmet Bengü de milli takımların başında ülke voleybolunun başarısı için ter döktü. 1989’da 2. Lig’e düşen Kırmızı-Siyahlılar 1998-2000 arasında İstanbul Yatırım Altınyurt olarak son kez 1. Lig’de mücadele etti.
Kulüp şu anda voleybol ve eskrimde ak- tif. Bu branşların spor okulları da faaliyet gösteriyor. Spor ile sanatı bir arada yürütme anlayışı da sürdürülmeye çalışılıyor. Yeni yapılan kulüp binasında tiyatro gösterileri ve söyleşileri yapılması planlanıyor.
Altınyurt gibi özel bir kulüp hakkında bir şeyler karalarken, bu yapıda bulunmuş ve farklı dönemleri yaşamış bir insandan görüş almak kaçınılmazdı. Ben de kulüpte, hem sporcu hem antrenör olarak yer alan, aynı zamanda Altınyurt’un sembol isimlerinden Mehmet Bengü’nün oğlu olan Kenan Bengü ile konuşmayı tercih ettim. Anlattıkları kulüp felsefesinin anlaşılması açısından son derece önemliydi.
Nelerdi Altınyurt’u özel kılan unsurlar?
Kulübün kuruluş felsefesine bakmak lazım bu sorunun cevabı için. Altınyurt, gençler kahveye gitmesin, içki, kumar gibi alışkanlıklar edinmesin diye Altunizade Mahallesi’nde yaşayan insanların kurduğu bir sosyal etkinlikler kulübüdür. Kurulduğu yıllarda çeşitli sanat dallarında ve spor branşlarında faaliyet gösteren bir mahalle lokali gibiydi. Semtin sakinleri kulüpte vakit geçirir, gençlerle birlikte etkinliklere katılırlardı. Edebiyat ön plandaydı. Memet Fuat, bu etkinliklerin başmimarıydı ve o günkü edebiyatçıların kulüpte etkinliklere katılmalarına öncülük ederdi. Daha sonraki yıllarda, özellikle 1970-1980 yılları arasında Türkiye’nin politik yapısı nedeniyle edebiyatın siyasi bir çatışma alanına dönüşmesi, Altınyurt ailesi insanlarının çocukları daha çok spora yönlendirmeleri sonucu spor odaklı bir kulüp haline geldi. Ben sosyal içerikli kulüp yapısının sonlarına yetiştim. Sosyal faaliyetler içeren Altınyurt havasını koklayabildim, ancak daha spor odaklı bir Altınyurt içinde yaşadım. Hayatımın her evresinde uygulamaya çalıştığım iyiliği, hoşgörüyü, paylaşımı, kazanmak için hırslı olmayı ama kaybetmeyi bilmeyi, takım çalışmasının önemini bu kulüpteki yaşantım sayesinde öğrendim. Altınyurt benim için ailemin de içinde olduğu bir okul gibiydi.
Memet Fuat’ın rolü neydi?
Memet Fuat enteresan karakterli, eğitime önem veren, insana saygısı olan, okuyarak öğrenmeyi çok iyi bilen bir insandı. 25’lerinde edebiyatı, 35’lerinde futbolu, 45’lerinde voleybolu, 70’inde ise bilgisayarda program kullanıp, kitap dizgisi yapmayı okuyarak öğrenmiş bir insandı. Nâzım’ın önerileriyle edebiyatı öğrenmiş, iyi eleştirmen olmuş, yazarlık, yayıncılık yapmış, kitaplardan futbol ve voleybolu öğrenmiş, Altınyurt’ta gençlere futbol öğretmiş, yine kitaplardan öğrendikleriyle bir voleybol ekolü yaratmış, antrenörlükte milli takımlarda Genç ve A Milli takım seviyelerine kadar yükselmiş bir insandı. Sadece bilgisi ile değil anlayışıyla da kulübe büyük katkı sunmuştur. İnsana insan olduğu için değer vermiş, bu değerleri yetiştirdiği tüm gençlere aşılamıştır. Altınyurt tarihinde önemli bir figür oluşunun altındaki temeller bunlardır.
Memet Fuat, voleybolumuza neler kattı?
Dünya genelinde voleybolu inceledi, okudu, araştırdı. Türk insanının fiziksel yapısına uygun voleybol sisteminin Asya ülkelerinde oynanan hızlı voleybol olduğunu gördü. Bu sistemi Altınyurt voleybol takımlarında uyguladı. Türkiye’de voleybol antrenman sisteminde pek önemsenmeyen kondisyonun önemini kavradı. Zamanın diğer antrenörleri tarafından o dönemlerde pek anlaşılamadı. Hatta oynattığı hızlı paslara dayanan sistem ve kondisyon çalış- maları küçümsendi. Ancak yabancı antrenörlerin Türkiye’ye gelişleri ve aynı sistemleri uygulamaları sonucu farkı ve değeri anlaşıldı.
Kulübün Altunizade ile bağı nasıldı?
Kuranlar mahalle halkı olduğu için semt ve kulüp iç içeydi. Kulübün sahibi mahallede yaşayan insanlardı. 1974 yılında açılan Boğaziçi Köprüsü’nün yolları Altunizade Mahallesi’nin tam ortasından geçince mahalleli başka yerlere taşınmak zorunda kaldı. Bu durum kulübün mahalle havasına darbe vurdu.
Profesyonelliğe geçiş Altınyurt’u nasıl etkiledi?
Altınyurt, sportif açıdan ileri derecede profesyonel bir yapı olabilmişti. Ancak işin maddi kısmındaki profesyonellik o zamanki Altınyurt ilkeleri ile uyuşmuyordu. Spor amatörce yapılan, sağlık ve ahlak için gerekli bir eğitim aracı olmalıydı. Spor bir meslek haline dönüşünce Altınyurt da üst düzeyde devam edebilmek amacıyla profesyonelliğe geçmeye çalıştı. Ama o geçişlerde istediği mutluluğu bulamadı.
Kulüpte geçirdiğiniz yıllarda sizi en çok etkileyen, en çok iz bırakan olaylar hangileri?
1970’li yıllarda kulübün voleyboldaki değişiminin içinde olmak, babam Mehmet Bengü gibi bir insan ile aynı sahada olabilmek, onun eğitim süzgecinden geçmek ayrı bir önem. Altınyurt sayesinde Türkiye tarihinin en fazla milli olmuş oyuncuları arasına girmek (261 kez) de özel benim için.
ALTINYURT SAHASINDA TARİHİ MAÇ
Altınyurt futbol sahasının bir özelliği de Türkiye’de bugüne değin oynanan belki de en görkemli sanatçı maçına ev sahipliği yapması. Bu karşılaşmada, 1964 kışında sahneye koyulan ve büyük başarı yakalayan ‘Keşanlı Ali Destanı’ oyununun kadrosu ile Türk Edebiyatçılar Birliği takımları kozlarını paylaştı. Keşanlı Ali takımında Haldun Taner, Engin Cezzar, Erol Günaydın, Çetin İpekkaya, Aydemir Akbaş gibi önemli isimler yer alırken, Türk Edebiyatçılar Birliği takımı Orhan Kemal, Ülkü Tamer, Mehmet Seyda, Adnan Özyalçıner, Feridun Aksın, Şükran Kurdakul gibi sanatçılarla sahaya çıktı. Müsabakada hakemlik görevini ise ünlü sunucu Halit Kıvanç üstlendi. Bu karşılaşmaya dair detaylı bir yazı kaleme alan Adnan Özyalçıner’e göre Türk Edebiyatçılar Birliği, karşılaşmada Altınyurt formasıyla mücadele etmişti. Ülkü Tamer’e göre ise Robert Kolej formasıyla. Hangisi haklı bilinmez ama maçın üstüne Altınyurt ruhunun fazlasıyla sindiği aşikâr. 5-3 Türk Edebiyatçılar Birliği takımının üstünlüğüyle biten mücadele sonrasında Altın- yurt Kulübü’nün anı defterine karalanan yazılar bunu fazlasıyla doğrular nitelikte:
Halit Kıvanç: “Fantezi bir maçın fantezi hakemliğini yapmaya geldim. Fakat gerçek bir kulüp buldum. Tebrikler ve başarılar.”
Engin Cezzar: “Futbol hayatımın ilk ve son günü! Bundan daha tatlı bir gün uzun zamandır geçirmedim. Sağ olun!”
Bedri Koraman: “Altınyurt Kulübü sahasında hayatımın en tatlı penaltısını attım. Çünkü ilk defa gol oldu. Gerçekten tatlı bir kulüp, devamlı başarılar dilerim.’’
Orhan Kemal: “Bugün 8/6/1964 Pazartesi. Unutamayacağım bir gün. Elli yaşımda fut- bol oynadım. Hiç yorgun değilim. Sonra Altınyurt Spor Kulübü’nde gördüğümüz içten ilgi de hepimizi memnun etti. Sevgiler.’’