‘Rock’n roll’un kralı’ unvanını ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen kimseye kaptırmayan Elvis Presley’in hayatını konu alan Buz Luhrmann imzalı Elvis filmi, Capitol Spectrum Cineplex ev sahipliğinde, Warner Bros. işbirliği ve İstanbul Life dergisinin medya sponsorluğunda , muhteşem bir parti eşliğindeki ön gösterimle izleyicilerle buluştu.
Yazı: Ayşegül Savur Özgen
“Elvis” denince aklınıza ne geliyor?
Yakışıklı bir adam, harika bir ses, müthiş danslar, çığır açan sahne kostümleri… Ve ölümünün ardından yıllar geçmesine rağmen bunların hâlâ pek çok kişiye, sanatçıya ilham olması mı?
Elvis, hâlâ taklit edilen, özenilen, hatta taklitleri arasında yarışma bile düzenlenen bir yıldız.
Fakat büyük bir pırıltıyla başlayıp, sonra alkol ve madde çıkmazı arasında geçirdiği bunalımlı günler sonucunda sadece 42 yıl süren hayatının satır aralarını doğru düzgün bilen de pek az.
Bu olağanüstü starın hayatını bambaşka bir perspektiften, Oscarlı yönetmen Buz Luhrmann’ın gözünden izlemeye hazır mısınız? Luhrmann bu işlerin üstadı. Moulin Rouge! ve Great Gatsby de onun elinden çıkma. Elvis’in dünya prömiyerinin Cannes Film Festivali’nde yapıldığını hatırlatmak da, sinema dünyası için önemini anlamaya yetiyor.
Capitol’de Elvis rüzgarı
Sinemada ne zamandır aradığımız iyi bir film izleme şansı ayağımıza gelmiş durumda. Elvis filminin ön gösterimi için Capitol Spectrum Cineplex’e gidiyoruz ve kokteyl alanına adımımızı atar atmaz 1950’lerin Amerika’sına ışınlanıyoruz. Eski Amerikan otomobillerini salona getiren dekorlar, davetlilerin fotoğraf çektirmeden geçemediği kocaman Elvis yazan bir aydınlatma panosu, gitarlar, film afişleri… Warner Bros. işbirliği ve dergimiz İstanbul Life’ın medya sponsorluğunda düzenlenen ön gösterim davetine katılan hanımlar, Elvis gibi ışıldamak için bu geceye özel kurulan makyaj setinde yüzlerine ışıltılı süsler yaptırıyor. Bazı erkekler Elvis’i yine ışıltılı pelerinlerle anıyor. Elinizi uzattığınız her yerde birer kral tacı… Ne de olsa Elvis ‘rock’n roll’un kralı.
Bu atmosferde geçen keyifli dakikalar, İstanbul Tribute Band’in sahne alıp Elvis şarkılarını seslendirmesiyle devam ediyor. Bu hareketli sahne performansıyla filme iyice hazırlanıyor ve ısınıyoruz. Ve tabii ki dans etmeden duramıyoruz.
Capitol AVM İcra Kurulu Üyesi Selda Taşa ve Kurumsal İletişim Müdürü Gamze Çanakçı konuklarla yakından ilgileniyor ve film gösteriminin başladığını duyuruyor. 1950’ler Amerika’sına öylesine girmişiz ki, film başladığında başka bir döneme gitmiş gibi olmuyoruz. Gayet tanıdık bir yerdeyiz.
Austin Butler ve Tom Hanks
Film öncesinde konuştuğum arkadaşlarımdan biliyorum ki Elvis’i sırf genç oyuncu Austin Butler için izlemek isteyen çok. Elvis’i o canlandırıyor. Kendisini daha çok açık kumral saçlarıyla bilsek de, siyah saçları ve Elvis’e gerçekten benzeyen yüz hatlarıyla doğru bir seçim olmuş.
Luhrmann’ın Elvis’inde, hikâye, sanatçının menajeri Albay Tom Parker’ın anlatımıyla aktarılıyor. Parker’ı canlandıran ise Tom Hanks. Onu gıdılı, göbekli görmek gerçekten şaşırtıcı. Sinema salonunda fısıltılar arasında izleyicilerin “Bu Tom Hanks mi?” dediğini duyuyorum. İnanılmaz bir performans… Tom Hanks oyunculukta zaten zirvede ama bu rolünün ayrı bir yere konulacağını düşünüyorum.
Bir müzisyenin hayatını izlediğimiz için filmde bol bol Elvis şarkısı dinliyor, o günlerin sahnelerine ışınlanıyorsunuz. Ama konu aslında çok daha derin. Elvis’in sadece karakterine değil siyasi ve toplumsal duruşuna da yansıyan asi ruhu, kendisini yıldızlaştırırken bir yandan ticari bir meta olarak gören ve asıl isteklerini hep geride planda bırakmasına neden olan menajerinin, hayatı üzerindeki etkisi çok tempolu bir şekilde işleniyor.
Elvis’in Amerika’nın siyah toplumuyla ilişkisi, sahne şovlarının ahlak bekçilerini rahatsız etmesi gibi hassas konular da filmde masaya yatırılıyor. Ve bunları izlerken, Elvis’in sadece müziğiyle ve danslarıyla değil, pek çok konuda daha tabuları yıktığını çok iyi görüyorsunuz.
Film 24 Haziran itibariyle tüm Türkiye’de vizyonda. Pandemi döneminde sinemadan ayrı kaldıysanız, dijital platformlardaki yapımlara bakıp bakıp “Bunu da izledim” diyorsanız ve tabii ki kaliteli filmlere hasretseniz fırsatı kaçırmayın ve Elvis’i mutlaka izleyin!