Japon ‘iple bağlama sanatı’ olan shibari nedir, ne değildir, nerede bulunur diye merak ettik. Soruların cevapları için Shibaristanbul’un kapısını çaldık. Eğitmenler ve öğrencilerden girdik, Hong Kong’da yaşayan fotoğraf sanatçısı Akif Hakan Çelebi’den çıktık. BERNA ABİK
Bağlamak: Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak.
Düğümlemek: İpi ipe bağlamak.
İp ve düğümün günlük yaşamın bir parçası olduğu Japonya’nın ulusal giysisi ve günümüz moda dünyasının yükselen değeri kimononun düğmeleri yoktur. Bunun yerine tümü kayışlarla bağlanmış birkaç iç ve dış katmana sahiptir.
Düğmelerin olmadığı ve iplerin kendi kendilerine saltanat sürdüğü bu ülkede bağlamak ve bağlanmak oldukça önemli kavramlar. Hatta bir sanat. Ve bu sanatın odağında iplerle birlikte siz varsınız. Jüt, kenevir ya da keten iplerle birinin sizi sıkıca bağladığı ya da sizin bir başkasını bağladığınız shibari’den söz ediyoruz.
Shibari, Japoncada kelimenin tam anlamıyla ‘dekoratif olarak bağlamak’ anlamına geliyor. Japon ip esaretinin artistik bir formu kendisi. Model üzerindeki ipler ve düğümlerin estetik olarak düzenlenmesi, shibari’nin şehvet, çaresizlik ve güç gibi karakteristik özelliklerini vurguluyor. Düğümlerin uygun yerlere konumlandırılması vücut üzerindeki basınç noktalarını uyardığı için akupunktur tekniklerine ve shiatsu’ya (bir çeşit Japon masaj türü) benziyor. Shibari uygulayıcıları için ip ile esaret, asla isteksiz bir kurbanı içermemeli. Aksine rıza ve güven buradaki en önemli unsurlar.
“Bir insan neden kendini dekoratif ola- rak bağlatarak bir askıdan sallandırmak ister ki” diye sorabilirsiniz. Biz de sorduk ve bunun gibi soruların yanıtlarını almak için Shibaristanbul’un kapısını çaldık, shibari eğitmenleri ve katılımcılarla konuştuk, farklı deneyimlerle karşılaştık. Üstüne, Hong Kong ’da yaşayan sanatçı Akif Hakan Çelebi’ye bağlanıp Tokyo’da çektiği shibari fotoğraflarının ardında yatan hikâyeyi sorduk.
Shibari eğitmenleri ve öğrencileri anlatıyor…
Eylül • 21, tıp fakültesi öğrencisi, shibari eğitmeni
Hislerden ve estetikten uzak bir bağlamaya shibari diyemem
Estetik görünen her şeye karşı bir tutkum var. Bağlama fotoğraflarını ilk gördüğümde çok etkilendim ve merak ederek araştırdım. Yaklaşık üç sene- dir ağırlıklı olarak bağlanan ama aynı zamanda da bağlayan tarafta yer alıyorum. Bunu bir performans sanatı olarak izleyicilere sunabilmeyi çok istiyoruz. Bunun için uygun bir mekân ve sponsor arayışımız devam etmekte.
Yurtdışından gelen profesyonel ustalarlar tanışma ve onlardan ders alma fırsatımız oldu, bunun sonucunda da ders vermeye başladık.
Tıp eğitimimin çok büyük faydası olduğunu düşünüyorum: Riskleri belirlemek, durum-hasar değerlendirmesi yapabilmek, anatomiyi bütün ayrıntılarıyla bilmek ve bu sayede bağlarımın sonuçlarını görebilmek, bir sorunun kaynağına gidebilmek, tıbbi müdahale edebilme yeteneğim ve bunların tamamının bana verdiği özgüven ve özgürlük açısından..
CİNSEL ANLAMDA ÇITAYI YÜKSELTTİĞİNİ İNKÂR EDEMEM
Kontrolü tamamen bırakıp teslim olmak her zaman mümkün olmayabiiyor. Bağlayan kişi sizin bedeninizi ve ruh halinizi çok iyi analiz edebilecek ve hareketlerini, bağların gidişatını buna göre şekillendirebilecek yetiye sahipse ancak ona teslim olabiliyorsunuz. Gözlerinizi kapatıp düşünmeden kendinizi akışa bırakabildiğinizde hisler de gerçekten çok değişiyor. Shibari hayatımın merkezinde olan ve her alanımı etkileyen bir konu değil ama cinsel anlamda çıtayı yükselttiğini inkâr edemem tabii.
‘Suspension’ (askıda olma formu) en çok bilinen ve en iyi eğitimcilerin, performans sanatçılarının vazgeçemediği bir form. İnsan bedeniyle oluşturulabilecek estetik figürler neredeyse sınırsız. Askıda olmak yerde yapılacak bir bağdan çok daha tehlikeli, daha zor, yüksek ihtimalle daha acı verici, daha yorucu, daha fazla teknik bilmeyi gerek- tiren, sadece ileri seviyede bilenlerin yapabileceği, çok daha yoğun hisler ya- şatan, sanatçıya daha fazla alan ve seçenek tanıyan, çok daha güzel görünen bir durum. Bu aşamaya güvenli bir şekilde gelebilmek için teknikleri eksiksiz öğrenmek, ipe alışmak ve deneyim kazanmak gerekiyor.
Tamer • 34, doktor, shibari eğitmeni
Beni daha açık fikirli biri yaptı
Henüz shibari’nin ne olduğunu bil- meden, internette karşıma çıkan bir bağlanma videosunu gördüğümde “Evet, işte bunu istiyorum” demiştim. Araştırmaya başladığımda birçok kişinin farklı sebeplerle shibari’ye ilgi duyduğunu görmek beni çok şaşırttı. Perspektifini anladıkça daha çok bağlandım. Üç senedir Shibaristanbul ile aktif olarak eğitimler verip, ip ailemizle haftalık pratik buluşmaları yaparak hayatımın merkezinde tutuyorum.
BAĞLANMADAN ÖNCE MÜZAKERE
Kimi bedenlerin estetik görüntüleriyle ilgileniyor, kimi ipin meditatif özelliklerini keşfetmek istiyor, kimi sadece sanatsal yaklaşıyor, kimi teslimiyet duygusunu ön planda deneyimliyor… Bir başkası, bedene hükmetmek ve artistik formlar ortaya çıkarmak için shibari’ye ilgi duyuyor.
Elbette dileyenler shibari’ye cinselliği dahil edebilir. Cinsellik dahil olsun ya da olmasın, shibari’nin sebep olduğu yoğun duyguların yanlış anlaşılmalara fırsat vermemesi için her sahne öncesinde, bu sahneden beklentilerin karşılıklı olarak müzakere edilmesi çok önemli.
Bir anlamda kendimi daha iyi ifade etmeme yardımcı oluyor. İkili ilişkilerimde duygu alışverişimi daha yoğun yaşayabiliyorum. Cinsellik için doğrudan bir araç değil belki benim açımdan ancak ‘kinbaku’ (sıkı bağlanma) sahnelerinin duygu geçişleri, güç dinamikleri, teslimiyetin sahneye hâkim olması erotizmi en üst seviyeye çıkarırken, sahne sonunda modelin ip izleriyle dolu ra- hatlamış bedenine iliştirilen sevgi dolu dokunuşlar, şefkat duygumu yüksek se- viyelerde yaşamama sebep oluyor.
Katılımcılar ne diyor?
Nikita • 44, elektrik mühendisi, shibari katılımcısı
İlgi görmeyi kim sevmez?
Hem BDSM (Bondage/Bağlama, Dominasyon, Sadizm, Mazohizm) uygulamalarının bir çeşidi hem de entelektüel olarak, shibari partnerimle ortak ilgimiz oldu. İp ailesiyle ise 1.5 yıl kadar önce, Fetlife (BDSM ve çeşitli fetişlerle ilgilenen insanlar için bir online sosyal platform) aracılığıyla tanıştım. Hem kendim gibi insanlarla tanışmak hem de shibari pratiğini deneyimlemek motivasyonuyla Shibaristanbul hesabına mesaj attım.
ESAS AMAÇ ACI VERMEK DEĞİL
Cinsel kimliğimde tümüyle itaatkâr bir yapıya sahibim. Bu, shibari’de de kendini böyle gösteriyor. O yüzden kesinlikle bağ- lanmaktan hoşlanıyorum.
Hem ilginin tümüyle kendinde olmasını kim istemez ki? Acı içeren uygulamaları da var ancak shibari’nin başözelliği partnerin hareketini kısıtlayarak, kırılgan bırakmak. Bu noktada acıyı dahil etmek yine kişisel bir tercih.
Benim için zaman zaman cinsel, zaman zaman meditatif yanı olan bir deneyim shibari. Ama hepsinden de öte kendimi ve ruhumu keşfetmem, gelişmem ve dönüşmem için diğer BDSM pratikleriyle birlikte önemli bir mihenk taşı olmuştur. Özellikle güven, ne tür bir deneyim yaşamak istediğinizden bağımsız olarak, mutlaka, her durumda ilk koşul olmalı. Partnerinize güvenmeden kendinizi bırakmanız mümkün olma- yacağından, deneyim eksik kalacaktır. Teslimiyet de yine farklı dozlarda da olsa, olması gereken bir durum.
Meryem, 22, öğrenci, shibari katılımcısı
Konforunuzdan biraz taviz vermeniz gerekiyor
Nereden ve nasıl bir eğitim alabileceğimi hiç bilmiyordum. Tam bunlara kafa yorduğum bir dönemde şans yüzüme güldü. Shibaristanbul’la 1.5 sene önce bir partide tanıştım. O zamandan beri de ip ailesindeyim.
Güvenmediğiniz, bedeninizi emanet edemeyeceğiniz bir insana böyle bir yetki vermek istemezsiniz. Fakat bu deneyimin cinsel, tinsel, meditatif ya da sanatsal mı olacağı, amaçlanan dene- yimin ne olduğu pratik eden kişi ve ki- şilere bağlı. Shibari’nin nihayetinde bir bağlama tekniği olduğunu ve uygulama amacının uygulayan kişi sayısınca varyasyonu olabileceğini düşünüyorum.
İPTEN KENDİME GERİ ÇIKMAK
Başka birini bağlamayı, bir insanın hareketlerini kontrol etme, sınırlama deneyiminden hoşlandığım için seviyorum sanırım. Bir de, bir bedeni iple dekore etmenin verdiği estetik haz var.
Bağlanmayı ise en çok ipten kendi kendime geri çıkmak için istiyorum. Birisi tarafından bağlanmak, hareket edememek, sonra düğümleri çözüp o iplerden kendi başıma çıkarak yeniden hareket özgürlüğümü kazanmak bana iyi geliyor.
Acı miktarı, ipi vücudun neresinden geçirdiğinize, kişinin ne kadar zorlayıcı bir pozisyonda bağlandığına, yerde mi yoksa ‘suspension’ (askıda olma formu) mı yapıldığına ve en önemlisi bağlanan kişinin duyum ve algısına göre değişiyor.
Çoğu insan shibari’nin acı dolu bir pratik olduğunu düşünüyor ama aslın- da çok az acı hissederek bağlanmak da mümkün. Elbette, ipin içine girdiğinizde konforunuzdan biraz taviz vermeniz gerekiyor.
TOLGA • 42, satış yöneticisi, shibari katılımcısı
Yaşamadan anlayamazsınız
Shibari’yle tanışalı bir seneyi geçiyor. Zamanla ve tecrübeyle kendimi daha çok keşfettiğime inanıyorum. İnternet- ten yaptığım araştırmalarla bu güzel insanlarla tanıştım ve ip ailesine dahil oldum. Ben shibari’yi içinde cinsel dürtüleri barındıran, tinsel ve duygusal yoğunluğa sahip eşsiz bir zaman kesiti olarak yorumluyorum. Tabii bunun temelinde güven ve teslimiyet yatıyor.
İş arkadaşlarımdan bunu bilen birkaç kişi var. Ertesi gün işe gidişim, duruma göre değişiyor. Eğer bağlan- mışsam nasıl bağlandım, ne kadar süre bağlandım veya suspension mı yapıldı gibi durumla değişiyor. Önlem alındığı ve ‘iletişim’ devam ettiği sürece yaşanı- lacak sıkıntılar minimum seviyeye dü- şecektir. O minimum seviye riski de bu işin bence heyecanlı tarafı.
ERKEKLER DE BAĞLANIR
Yaşadığımız topraklara hâkim olan kültür yapısı, birçok kişinin ‘erkekler bağlanmaktan çok bağlamayı tercih eder’ gibi düşünmesine neden oluyor. Bağlanmanın direkt acı verici olmaktan öte, daha çok zamana yayılan ve acıyı yavaş yavaş artırmayla vücuda yedi- ren bir durumu var. O hissi yaşamadan anlayabilmenizi sağlayacak kelimeleri bulamadım. Denemek gerek.
BİR BİLENE SORDUK
Fotoğraf sanatçısı Akif Hakan Çelebi, işlerinde shibari’ye geniş yer veriyor ve konunun merkezi Uzakdoğu’da yaşıyor…
Hong Kong’da yaşama fikri nasıl ortaya çıktı?
18 yaşımdan beri Asya’ya hep ilgim vardı ve o taraflara seyahat etmek istemiştim. İlk defa Japonya’ya gittiğimde büyülenmiştim. Ama aynı zamanda orada uzun süre yaşayamayacağımı da fark ettim. İngilizce bilmedikleri için para kazanabilmek için tam bir Japon gibi Japonca konuşmam gerekiyordu. Sonra, Hong Kong’lu bir arkadaşım beni buraya davet etti. Burası hakkında hiçbir fikrim yoktu ve bu yüzden biraz çekiniyordum. Bu teklifi iki-üç yıl düşündükten sonra gitmeye karar verdim. Gidiş o gidiş… Dokuz yıldır burada yaşıyorum ve tam istediğim yeri bulduğumu düşünüyorum; herkesin İngi- lizce konuştuğu, biraz Japonya, biraz Çin, biraz Amerika, biraz Avrupa olan bir yer.
Shibari ile nasıl tanıştınız?
Hong Kong’dan Asya ülkelerine ucuz uçak bileti bulmak çok kolay. Her fırsatta Tokyo’ya gitmeye başladım. Orada shibari ustası Osada Steve’le tanıştım ve stüdyosuna gittim. Steve, 30 yıldan uzun süredir Japonya’da yaşayan bir Alman ve Japonlar dışında shibari’yle uğraşan bütün ustaların hocası. Stüdyosundaki seanslarda fotoğraf çekmeye başladıktan sonra Tokyo’da- ki festivallere gidip Hajime Kinoko, Shigonawa Bingo, Tessin Doyama, Otonawa gibi diğer ünlü Japon ustaların şovlarını izledim.
İlk izlediğinizde size ne hissettirdi?
Kesinlikle çok etkilendim. Bir film gibi, hikâyenin giriş, gelişme ve sonuç evreleri var. Her ritüel başka bir film. Festivale gittiğimde bir günde arka arkaya 10 ayrı ustanın şovu oluyordu ve hepsi birbirinden çok farklıydı. Hiç sıkılmadan 10 saat oturup izlenebiliyor. Çünkü her birinin stili farklı. Hem bağlama olarak hem de verdik- leri duygu ve kullandıkları yöntemler olarak.
Kültürel olarak normal karşılanıyor mu?
Genel olarak hiçbir yerde çok normal karşılandığını sanmıyorum, Japonya da dahil. Ama en fazla kabul gören yerlerin başında diyebilirim.
Sizce bu cinsellik mi yoksa sanat mı?
Bu, uygulayan çiftlere bağlı. Benim için hem cinsellik hem de sanat. Şov olarak belirli sayıda katılımcıyla yapılan ritüellere performans sana- tı olarak bakıyorum ki öyleler. Ama bire bir yapıldığında daha çok cinsellik amaçlı olduğu aşikâr.
Fotoğraflarınıza gelen tepkiler nasıl oluyor?
Her zaman olumlu yorumlar aldım diyebilirim. Çünkü izleyiciye farklı bir şey gösteriyorsun. Fotoğraf olarak çok kuvvetli bir çekim gücü var. Şoke edebilecek etkiye sahipler. Shibari fotoğrafları aslında duygusu az ama görselliği daha ön planda olan fotoğraflar. Bir de bunun ‘kinba- ku’ versiyonu var. Orada duygular çok daha ön planda ve etki derecesi çok daha yüksek.
Bağlanan ve bağlayan kişilerin duygu durumları ne yansıtıyor?
Genelde ilgi bağlanan kişinin üzerinde oluyor ama iki tarafın da içindeki baskılanan duyguları deşarj ettiğini görebiliyorsunuz. Çünkü bu bir ‘role play’. Burada iki tarafın da birbirine güven- mesi çok önemli. Sonrasında bir rahatlama ve duygu boşalması yaşanıyor. Bir nevi meditasyon gibi aslında. Herkese göre değişik etkileri olabilir tabii.
Siz de denediniz mi?
Fotoğrafa ilk başladığım zamanlar ara ara ip kul- lanarak çekimler yapıyordum ama tam olarak nasıl bağlanacağını Japonya’da öğrendim. Daha basit, fotoğrafta görsel olarak güzel görünecek kadar bağlayabiliyorum ve artık tek başıma, bir ustaya ihtiyacım olmadan da shibari çekimleri yapabiliyorum. ‘Suspension’ (asılı olma formu) bağlamaları ise doğru yapılmadığında tehlikeli olabiliyor. Öğrenmek için vakit gerekiyor.
YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN
SHIBARISTANBUL’DAN NOTLAR
TEK Mİ ÇİFT Mİ?
Eğitim ve etkinliklerimizde çift olarak bulunmanın büyük avantajları var ancak böyle bir zorunluluğumuz yok. Grup eğitimlerimizde yalnız katılımcılarımızı rızaları dahi- linde birbirleriyle eşleştirerek öğrendikleri bağları denemelerini sağlıyoruz. ‘Ropejam’ sosyal buluşmalarımızda yalnız gelseniz bile sosyalleşmek, pratik yapmak, shibari ilgilisi insanları tanımak, bilgi alışverişi içine girmek çok kolay.
YA İPİN UCU KAÇARSA?
Biz birbirimize iplerle bağlanıyoruz. O yüzden ipin ucunu asla bırakmıyoruz. Ka- zalar her zaman oluşabilir ancak riskleri aydınlatılmış rıza ve güvenlik, en temel ilke- lerimiz ve bu ilkelere bağlı kalarak ipin ucunu hep elimizde tutuyoruz. Az bilgi, yüksek travmalara sebep olabilir. Doğru ve güvenilir bir partnerle, iyi bir eğitim alarak, basit adımlarla başlamak, tecrübe edindikçe ilerlemek en doğru yaklaşım.
Shibaristanbul hakkında detaylı bilgi almak isteyenler: https://www.instagram.com/shibaristanbul/?hl=tr
YAZI: BERNA ABİK