Oyuncu Belçim Bilgin ile temmuz ayı kapak çekimimiz için Kilyos’ta buluştuk. Yıllardır yer aldığı yapımlarla adından başarıyla söz ettiren Bilgin’in mesleğine karşı duyduğu heyecan hiç bitmiyor. Hayallerinden bahsederken gözleri parlayan oyuncuyu BLUTV’de ‘Behzat Ç.’ dizisinin yeni sezonunda izleyeceğiz.
Aşk Tesadüfleri Sever, Hatırla Sevgili, Kelebeğin Rüyası, Kördüğüm, 7Yüz, Komplo ve Cebimdeki Yabancı gibi yapımlarla hem beyaz perde de hem de ekranda beğeniyle izlenen Belçim Bilgin bu ayki kapak konuğumuz… Yazın en sıcak günlerinden birinde Kilyos’ta, Milyon Beach’te çekim için bir araya geldiğimiz oyuncu, çekim mekanına adımı attığı andan itibaren enerjisiyle hepimizi sardı. Objektiflere tüm samimiyeti ve doğallıyla poz veren Bilgin, kameranın önünde neyse arkasında da o. Yıllardır oyunculuk yapmasına rağmen ilk günkü heyecanını hiç yitirmemiş. Oyunculuğa dair hayallerinin peşinden giden Bilgin, “Bir şekilde hayatıyla iz bırakan kadınların ruhuna can vermek istiyorum” diye konuşuyor. Yakında BluTV’de yayınlanacak olan ‘Behzat Ç.’ dizisinin yeni sezonunda izleyeceğimiz Belçim Bilgin ile oyunculuğu, hayalleri ve İstanbul üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Sizi son olarak bir Hollywood yapımı olan ‘Komplo’da izledik. Bir oyuncu olarak çalışma şartları, set ortamı gibi konularda Türk ve Amerikan sinemasını kıyaslamanızı istesem neler söylersiniz?
Türkiye’de sadece oyuncular değil, sektörün içindeki herkes çalışma süreleri uzun olduğu sürece olumsuz etkileniyor. Bu hem dizi hem de sinema sektörü için geçerli. Her iki sektörü kıyasladığımızda, işe tanıdığımız hazırlık süreleri ve işi uygularkenki disiplin açısından farklılıklar var. Artık teknik olarak, kullandığımız kameralardan ışığa kadar imkanlarımızın hepsi yurt dışıyla aynı. Prodüksiyonel olarak hiçbir şekilde geride değiliz. ‘Komplo’nun çekimlerine başlamadan iki ay önce bana bir program verildi. O programda kelimesi kelimesine hiçbir şey aksamadan uygulandı.
Ben Kingsley gibi usta bir oyuncu ile aynı seti paylaşmak nasıldı?
Onunla çalışmak ilham vericiydi. Setin başından sonuna kadar Ben Kingsley ile birlikte değildik, canlandırdığı karakter olan ‘Pasha’ ile birlikteydik resmen. Set bitti, paydos dedik ve bize “İşte şimdi Ben Kingsley olabilirim arkadaşlar” dedi. İşine sahip çıkışı, işine duyduğu saygı, karakteri ortaya koyarkenki kendine güveni etkileyiciydi.
Sizce neden daha fazla Türk oyuncu yabancı yapımlarda rol alamıyor?
Bunun çoktan zamanının geldiğini düşünüyorum, artık çok yetenekli ve her türlü donanıma sahip oyuncularımız var. Aslında dünyaya açıldık, herkes bizim dizilerimizi izliyor ama biz kendi içimizde kapalı kaldık. Dünyada garip bir süreç yaşanıyor içerik açısından. Çok fazla içerik var, bu yüzden artık biz olduğumuz yerde kaldığımızda daha da değerliyiz. Bundan bir 5 yıl önce başka şeyleri konuşuyor olabilirdik ama bir sürü global platformun çıkmasıyla birlikte kendi ülkemizden çıkan yapımlarla adımızdan söz ettiriyoruz. Genelde Arap ve Orta Doğu kökenli hikayeler ve oyuncular kullanıldığı için ve biz orada da ayrıştığımız için kendi oyuncularımız yurt dışında çok fazla yapımda yer alamıyor. Oyuncularımız galiba biraz daha arada kalıyorlar.
Yakında yeni bir sinema projeniz olacak mı?
Bir projeyle ilgili görüşüyorum ama kesinleşmedi. ‘Komplo’dan sonra ‘Rüzgar’ ve ‘Cebimdeki Yabancı’yı çekmiştim. ‘Cebimdeki Yabancı’nın tadı damağımda öyle güzel kaldı ki, yeni rol alacağım filmde de aynı şeyleri hissetmek istiyorum. ‘Cebimdeki Yabancı’, teknoloji ve insan ilişkisini ironik bir şekilde ortaya koymuştu. Şimdi geldiğimiz noktaya bakıldığında az bile tartışmışız o konuyu (gülüyor). Film, o dönem teknolojinin bizi nereye götürdüğüne dair çok güzel tartışmalar açmıştı.
Sizi BluTV’de iki yıl önce ‘7Yüz’ dizisinde izledik.Şimdi de Behzat Ç. dizisiyle karşımızdasınız…
Dijital platformlarda daha özgür ve çalışma şartlarının daha iyi olduğu yapımlarda rol almayı seviyorum ve istiyorum da. ‘7Yüz’ de benim için farklı ve 2 sene önce için yenilikçi bir deneyim oldu. Şimdi de BluTV’de yayınlanan ‘Behzat Ç.’nin yeni sezonunda rol alıyorum. Bir de yapımcı olarak birkaç proje çalışıyoruz, bu beni çok heyecanlandırıyor. İşin bir de yaratım kısmında yer almak ve işin mutfağında olmayı istiyorum.
Yer alacağınız yapımları seçerken öncelikleriniz neler oluyor?
Senaryo, yönetmen ve yapım diyebilirim. Aslında romantik bir liste oldu böyle. Söz konusu Türkiye olunca yapımı başa almak daha doğru galiba (gülüyor) çünkü senaryo ne kadar güzel olursa olsun yapım o koşulları sağlayamazsa senaryonun o güzelliği sadece kağıtta kalıyor. Hayata geçirememiş oyuncular olarak biz de ortada kalıyoruz. Aslında hepsi bir bütün, hepsi ne kadar iyi olursa o kadar iyi bir iş çıkıyor ortaya.
Sizi daha önce hiç tiyatro sahnesinde izlemedik, bu özellikle yaptığınız bir tercih mi?
Aslında şimdi yeni yeni oyunlarla ilgili konuşmaya başladım. Bugüne kadar oğlum Rodin ve yurt dışına gidip gelmelerim nedeniyle fırsatım olmamıştı, tiyatro daha başka bir bağlılık istiyor.
Oyunculuğa dair en büyük hayalleriniz neler?
Oynamadığım o kadar çok rol var ki daha. Bir şekilde hayatıyla iz bırakan kadınların ruhuna can vermek istiyorum. Beni de yeni bir serüvene sürükleyecek, oynadıktan sonra izleyen herkese bir şeyler hissettirecek, heyecan, cesaret verecek, güldürecek roller oynamayı istiyorum.
Uzun süredir İstanbul-Londra arasında gidip geliyorsunuz, bu süreç devam edecek mi? İstanbul’dan uzaktayten şehrin en çok neyini özlüyorsunuz?
Artık daha çok buradayız, oğlum Rodin’in okulu da burada devam edecek. Bu şehrin öyle bir büyüsü var ki, trafik ne kadar sıkışık olursa olsun, şehir sizi ne kadar yorarsa yorsun, köprüden geçerken veya denizi gördüğünüzde her şey sıfırlanıyor sanki. Boğaz’a karşı oturup çayımı, kahvemi içmeyi çok özledim.
Şehirde yaz aylarını nasıl geçirmeyi tercih ediyorsunuz? Kendinize özel kaçış noktalarınız var mı?
Yaz aylarında bizim bütün sahillerimiz çok keyifli oluyor. Moda Parkı’nı çok seviyorum, Belgrad Ormanı’nı çok seviyorum. Şehirde çok fazla gizli kalan kaçış noktası da kalmadı açıkçası.
Şehirde size ilham veren adresler nereler?
Galata ve Cihangir’de kaybolmayı çok seviyorum. Galata’nın ara sokaklarında yeni sanatçıları keşfedip onların dünyasıyla tanışmayı seviyorum.
Yurt dışından sık sık misafirlerinizin geldiğini duymuştum, onlar geldiğinde şehrin nerelerini gezdiriyorsunuz?
Eminönü Hamdi’ye gidiyoruz, yemekler şahane, dokusu ve manzarası çok güzel. Gerçekten İstanbul’u yaşamak isteyenler için güzel bir tanıştırma noktası. Ortaköy’den Bebek’e kadar Boğaz turu da yapıyoruz. İstanbul’u söylerken aklıma o kadar çok şey geliyor ki, özellikle Tarihi Yarımada çok ilham verici. Eski dokusuyla İstanbul ve karmaşasıyla bugünkü İstanbul bir arada.
Kendinize bir gün ayırdınız diyelim, şehirde neler yapmak istersiniz?
Oğlumu okula bıraktıktan sonra ormana gidip yürüyüş yapıyorum, arkadaşlarımla buluşup deniz kenarında bir kahve içiyorum. Aslında Rodin ne isterse onu yapıyoruz, arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmeyi seviyoruz. Tek çocuk olunca arkadaşları daha belirleyici oluyor. Benimle ve babasıyla yani büyüklerle zaman geçirmek yerine arkadaşlarıyla olmayı daha çok tercih ediyor. Uniq’teki Adventure Park’ı çok seviyor, oraya da sık sık gidiyoruz.
Siz bu yazı nasıl geçireceksiniz, tatil planlarınız neler?
Bu yaz çoğunlukla İstanbul’da ve çalışarak geçiçek ama fırsat buldukça Köyceğiz, Bodrum gibi lokasyonlara gidip tatil yapacağız. Oraların hem yeşilini hem denizini çok seviyoruz.
BELÇİM BİLGİN’İN İSTANBUL’U
İstanbul’u hiç görmemiş birine bu şehri anlatacaksınız. En sık kullanacağınız kelimeler ne olurdu?
Aklınızı kaçıracaksınız.
Şehirde keşfettiğiniz bir yer var mı?
Şehirde keşfedilmemiş bir yer olduğunu düşünmüyorum.
İstanbul’da en sevdiğiniz semt?
Moda.
Şehirde şu ana kadar izlediğiniz en etkileyici konser ya da gösteri hangisiydi?
Roger Waters ve Leonard Cohen konseri.
Bu şehirde en çok sevdiğiniz tarihi simge hangisidir?
Ayasofya tabii ki. Oradaki enerji çok yüksek.
Akşam yemeği için tercih edeğiniz üç yer?
Sunset, Arnavutköy Balıkçısı, Hamdi.
En sevdiğiniz yürüyüş parkuru?
Belgrad Ormanı.
Türk kahvesi içilebilecek en iyi adres?
Mandabatmaz.
Sokaktan ne yemeyi seversiniz?
Nohut pilav.
İstanbul olmasaydı nerede yaşamak isterdiniz?
New York.
Son okuduğunuz kitap?
Ayşe Kulin, ‘Tutsak Güneş.’
Son aldığınız albüm?
Sound Cinema.
Son gittiğiniz konser?
Olafur Arnalds konseri.
Son izlediğiniz film?
Free Solo.
Röportaj: Zeynep Güler Ceylan Fotoğraflar: Ayten Alpün
Moda editörü: Hakan Öztürk Makyaj: Melis İlkkılıç
Saç: Akın Ünal Video: Hakan Sözmen
Mekan: Milyon Beach Kilyos Fotoğrafçı asistanı: Doruk Uğurluer
Moda editörü asistanı: Pınar Akar Makyaj asistanı: Hidayet Korkmaz