Yer aldığı başarılı projeleri ve yeteneğiyle vazgeçilmez bir yıldız o! Yeni jenerasyonun en ses getiren isimlerinden Melisa Şenolsun’u mesleğine duyduğu tutkusu ve disipliniyle daha çok konuşacağız!
Röportaj: Burçak Şener Fotoğraf: Fırat Meriç Moda Editörü: Erkan Altunay Saç: Akın Ünal Makyaj: Elçin Mutlu
Tiyatro sahnesinde ablanızı izliyorsunuz ve oyuncu olmaya karar veriyorsunuz… Sonra nasıl devam ediyor hikayeniz?
Ablamı sahnede gördüğümde 6 yaşındaydım. Sonrasında amatör olarak okul tiyatrolarında devam ettim. Liseye geçtiğimde Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu’na kursiyer olarak gittim. Daha sonra da konservatuvar sınavlarına hazırlandım. İlk yılımda kazandım ve İstanbul’a geldim. Profesyonel olarak ilk deneyimim de Tatbikat Sahnesi’ndeki ‘Tüy Kalemler’ oyunu oldu.
Yeteneğinizi özel olarak keşfeden biri oldu mu, yoksa bu sizin hep farkında olduğunuz bir nitelik miydi?
Farkında olmak diye bir şey olduğunu düşünmüyorum, çünkü bana çok narsist bir düşünce gibi geliyor. Sadece içimde hep bu tutku vardı. Kafamda başka bir seçenek hiç olmadı ve hep bu isteğim doğrultusunda ilerledim.
Şans kelimesini hayatınızda nasıl konumlandırırsınız? Şansına inananlardan mı yoksa işi şansa bırakmayanlardan mısınız?
Ben tam olarak ikisinin ortasındayım. Şans kelimesinin herkeste ayrı anlamlarda karşılık bulduğunu düşünüyorum.
“Hayatımın dönüm noktasıydı” dediğiniz bir anınız var mı?
Hayatımızın her noktasında dönüm noktaları olduğuna inanıyorum. Sadece o anı yaşarken bunların büyük ve anlamlı kararlar olduğunu fark etmiyoruz. Geriye dönüp baktığımda birçok dönüm noktam olduğunu düşünüyorum. Bunlardan benim için en belirgin olanı lisedeyken ne istediğimden emin olarak diğer ihtimallerden korkmadan hayalimin peşinden
koşmuş olmak.
‘Güzelliğin Portresi’ isimli bir film projesinde göreceğiz sizi… Biraz bahseder misiniz, nasıl bir rolde izleyeceğiz sizi?
Daha önce içinde hiç bulunmadığım türde bir projede bulunacağım için çok mutluyum. Benim için farklı bir deneyim olacak. Bir oyuncu olarak karakter çeşitliliği yani canlandırdığım karakterlerin birbirinden farklı olması isteyeceğim bir şey. Bu film de bana onu sağlıyor. Bu beni çok heyecanlandırıyor ve de korkutuyor. Sıkı bir hazırlık sürecindeyiz. Proje hakkında daha fazla detay veremiyorum.
Tiyatro ve sinema… İkisini karşılaştırdığınızda kalbiniz en çok hangi tarafta atıyor?
İkisinin karşılaştırılacak şeyler olduğunu düşünmüyorum. Bambaşka kulvarlar. Bende uyandırdığı hisler bambaşka. Ortak söyleyebileceğim tek şey ikisinde de çok disiplinli olmak gerektiğini düşünüyorum.
Canlandıracağınız rollere nasıl hazırlanırsınız? Var mıdır özel bir metot ya da ritüeliniz?
Ben bunun kişiye özel bir ritüel olduğuna inanıyorum. Tabii ki bunun için metotlar, yöntemler var ama asla sabit kalabileceğimiz bir mesleğimiz yok. O yüzden yeni tanıştığımız her insan, okuduğumuz her kitap, karşılaştığımız her metot yöntemimizi değiştirebilir. Genç bir oyuncu olduğum için yalnızca şu yöntem ile çalışıyorum diyebileceğim bir metodum yok. Henüz öğrenme, deneme ve uygulama aşamasında olduğumu düşünüyorum.
Enerjiniz hep çok yüksek… Bu çekimde de uzun saatler boyunca hep neşeli ve enerjiniz yüksekti. Enerjinizi ve motivasyonunuzu yüksek tutan şeyler neler?
İnsanların enerjisinden çok etkileniyorum. Bulunduğum ortamdaki insanların enerjisi beni etkiliyor ve yönlendiriyor. Karşılıklı gibi geliyor.
Rol model kabul ettiğiniz isimler kimler?
Yıldız Kenter benim İstanbul Üniversitesi’ni seçme sebebim. Hayran duyduğum bir oyuncu olarak onu söyleyebilirim.
Yatağınızın baş ucunda hangi kitaplar duruyor?
Şu an okuduğum kitapları sayabilirim; Freud-Kurt Adam Vakası, Eric Fromm Psikanaliz ve Zen Budizm, Dorian Gray’in Portresi. Dönüp dönüp okuduğum kitaplar ise; Dört Anlaşma, Parfümün Dansı, Fedailerin Kalesi Alamut, Ruhun Fiziği ve İlahi Nizam ve Kainat.
Moda ve alışverişle aranız nasıl?
Güzel giyinmeyi severim. Modayı takip ettiğim ve ona göre parçalar seçtiğim söylenemez. O anlamda herhangi bir şeye bağlı kalmamayı seviyorum. Farklı şeyleri bir araya getirmeyi seviyorum. Objeleri farklı amaçlarla kullanmayı da seviyorum. Eski parçalara çok uzun süredir zaafım var. Gözüme güzel gelen özel bir parçayı kaçırmam. Buna vakit ayırırken eğleniyorum.
Şehirde alışveriş için tercih ettiğiniz lokasyonlar nereler?
Öyle spesifik bir yer veremem. İnternetten ve yurt dışından alışveriş yapıyorum. Yurt dışında vintage mağazalar daha çeşitli ve uzun yıllardır yaygın olduğu için söylüyorum, buradaki antika pazarlarını ve bit pazarlarını gezmeyi de seviyorum.
Yalnız kalmak istediğinizde neler yapıyorsunuz? Şehirde biraz kafa dinlemek istediğinizde kaçış noktalarınız var mı?
Yalnız kaldığımda herkes gibi ben de sakin zaman geçirmek istiyorum. Evcil bir insanım. O yüzden keyifli bir müzik açıp yalnızken resim yapmayı çok seviyorum. Kitap okuyorum, oyun okuyorum, meditasyon yapıyorum. Zihnimi dindirecek ve sakinleştirecek şeyler yapmayı tercih ediyorum. Günlük hayatımız çok yoğun olduğu için böyle bir ihtiyaç doğuyor. Gitmeyi tercih ettiğim yerler de bakir ve el değmemiş, çoğu insanın bilmediği, gitmediği yerler oluyor. Oralarda kamp yapmayı çok seviyorum. Her seferinde yeni bir yer keşfetmeye çalışıyorum.
Son olarak ben ‘Bu yıl mutlaka’ diyeyim siz cümleyi tamamlayın…
Bu yıl mutlaka en az yeni iki ülke ve kültür görmeliyim.
Melisa Şenolsun’un İstanbul’u…
İstanbul’u hiç görmemiş birine bu şehri anlatacaksınız. En sık kullanacağınız kelimeler ne olurdu?
Hareketli, kaos, kalabalık, manzara, çeşitlilik…
Şehirde keşfettiğiniz bir yer var mı?
Her gün, her köşede, yeni bir yer keşfediyorum.
İstanbul’da en sevdiğiniz semt?
Kadıköy.
Şehirde şu ana kadar izlediğiniz en etkileyici konser ya da gösteri hangisiydi?
Phantom Of The Opera.
Bu şehirde en çok sevdiğiniz tarihi simge hangisidir?
Galata Kulesi.
Akşam yemeği için tercih edeceğiniz üç yer?
MSA’nın Restoranı, Aida Moda, şık bir gün ise Mikla.
En sevdiğiniz yürüyüş parkuru?
Belgrad Ormanı.
Türk kahvesi içilebilecek en iyi adres?
Kapalıçarşı.
Sokaktan ne yemeyi seversiniz?
Tavuk pilav ve mısır.
İstanbul olmasaydı nerede yaşamak isterdiniz?
Barselona.