Sanatçı Ali Cabbar’ın yeni kentsel alan yerleştiremesi ‘Son Gergedanı Ben Vurdum’,Kabataş’ta yer alıyor ve yaban hayatın yok edilimesiyle başımıza gelenler arasındaki ilişkiye dikkat çekiyor. BERNA ABİK
Farklı tekniklerle ürettiği işlerinde politik ve sosyal konuları, kara mizah ve sembollerle zenginleştiren sanatçı Ali Cabbar’ın yeni projesi ‘Son Gergedanı Ben Vurdum’ bir ‘ganimet odası’ olarak tasarlanmış. İnsanın yaban hayatı yok edişine dikkat çekerken, soyu tükenen hayvanlara da güncel bir anıt havası verilmiş.
Projenin ismi, ganimet odasının karakterleri arasında yer alan ve boynuzu için kaçak avlanma sonucu doğada soyu tükenen Kuzey Beyaz Gergedanı’na ithafen… Boynuzlarının görkemiyle ganimet avcılarının popüler hedeflerinden biri olan Anadolu dağkeçisi de projedeki hayvanlar arasında. Yerleştirme doğanın yok edilmesi ile COVID-19 benzeri yeni salgınların doğrudan bağlantısına da dikkat çekiyor.
“Tüm dünyadan biliminsanlarının Birleşmiş Milletler’e bu ay sunduğu rapora göre doğa ile COVID-19 arasında çok yakın bir ilişki var.”
Soyu tükenen hayvanların kafalarının arasında sizin kendi kafanız da göze çarpıyor. İnsanların da soyu tükenmek üzere olabilir mi?
İnsan nüfusu maalesef büyük bir hızla artıyor. Son 50 senede ikiye katlanarak ve yaban hayatın yaşam alanlarını işgal ederek 8 milyara ulaştık; 30 yıl sonra 10 milyar olacağız. Doğaya saygılı bir yaşam tarzı izlersek, gezegenimiz bu nüfusu besleyebilir ama bugüne kadar yaptığımız gibi tüm doğal ortamları maden ocağı, tarla, mera, sanayi ve yerleşim alanlarına çevirirsek kendimize en büyük kötülüğü yapmış oluruz. Dünyanın doğal dengesi milyarlarca yıl içinde tüm canlıların yaşamını sürdürebileceği bir beslenme zinciri oluşturmuştu ama insanlar, çoğunlukla ‘kalkınma’ adını verdikleri açgözlülükleri yüzünden bu dengeyi bozdular ve bugün bunun cezasını çekiyorlar. Giderek daha yıkıcı hale gelen kasırgalar, bir türlü söndürülemeyen orman yangınları, tarlaları kavuran kuraklık ve salgın hastalıkların hepsi bunun sonucu. Böyle devam ederse insan şimdi anladığımız anlamda türünün sonunu getirebilir, yani insanlığını kaybedebilir.
PANDEMİLERİN DAİMİ KAYNAĞI HAYVVAN PAZARLARI
Doğanın yok edilmesi ile COVID-19 arasında ne gibi bir ilişki var?
Tüm dünyadan biliminsanlarının Birleşmiş Milletler’e bu ay sunduğu rapora göre doğa ile COVİD-19 arasında çok yakın bir ilişki var. Koronavirüsler insana hayvandan geçiyor ve salgınlara yol açıyor. Bildiğiniz gibi COVID-19’un Çin’deki bir canlı hayvan pazarında satılan yarasalardan kaynaklandığına inanılıyor. Son 20 yılda dünyayı etkileyen salgınlar arasında yer alan SARS’ın, pulları için öldürülen pangolin adlı hayvandan bulaştığı tespit edilmişti. Bunun dışında Ebola, HIV, MERS, kuş gribi, domuz gribi salgınları da yaban hayvanlar ile yakın temastan ve etinin tüketilmesinden dolayı ortaya çıktı.
Dünyaca ünlü çevre programcısı David Attenborough geçen günlerde BBC’de yayımlanan en son programında doğaya yaklaşımımız konusunda ciddi uyarılarda bulundu ama insanların gerekli tedbirleri bir an önce alması durumunda doğanın yeniden kendini toparlaması için bir umut olabileceğini belirtti. Doğa düşünülenden çok daha büyük bir hızla yok ediliyor.
ÇEVRİMİÇİ ÇÖZÜM DEĞİL ALTERNATİF
Pandemi sebebiyle birçok sanatçı aylardır işsiz. Sanatın geleceğini nasıl görüyorsunuz? Çevrimiçine yönelmek bir çözüm olabilir mi?
Yalnız pandemi döneminde değil, en ufak bir ekonomik krizde bile sanat dünyası ilk etkilenen sektör olur ve toparlanması daha uzun zaman alır. Bu nedenle sanatçılar bu duruma alışkındır. Şu anda dünyanın içine düştüğü ekonomik krizden nasıl çıkacağı daha önemli bir sorun. Basında çıkan haberlere göre, COVID-19’un yarattığı ekonomik çöküntünün küresel maliyeti 20 trilyon dolar civarında. Bu koşullar altında tüm sanat sektörünü, ki buna büyük müzeler ve kurumlar da dahil, zor günler bekliyor. Bütçeler daralacak, sanat alımları yavaşlayacak. Çevrimiçine yönelmek bir çözüm değil ama pandemi kısıtlamaları nedeniyle sanatın izlenmesi için alternatif bir ortam yaratıyor.
RÖPORTAJ: BERNA ABİK