Sena Şener’i, YouTube izlenmesi 400 milyona yaklaşmış olan ‘Feel’ ile tanımıştık. Sonra ilk albümü ‘İnsan Gelir İnsan Geçer’i yayımladı. Şimdiyse yeni teklisi ‘Teni Tenime’yle yeniden aramızda. Her seferinde farklılaşan sound’undan girdik, karantina günlerinde neler yaptığından çıktık. BERNA ABİK
Kendinizi nasıl hissediyorsunuz bugünlerde?
Uzun zamandır yeni bir şarkı paylaşmıyordum çünkü sürekli üretip, ürettiklerimi eleştirdiğim bir zaman geçirdim. Benim için bir yenilenme, artık farklı, belki de daha olgun olan müzik anlayışımı aktarma çalışmasıydı bu. ‘İnsan Gelir İnsan Geçer’den farklı olarak, hayatta hep eleştirdiğim ve beni dibe çeken şeyleri haykırmak yerine, onlarla dalga geçmeye, eğlenmeye başladığımı söyleyebilirim. Bugünlerde de bu tavrın içindeyim. Arada yine haykırabilirim tabii.
‘Teni Tenime’ seksi ve kuvvetli bir kadın şarkısı olmuş sanki…
Teşekkür ederim, biraz öyle hissederek yazdım. Aslında hikâyesi şarkının içinde ve çok açık. İlk defa bir şarkımda bu kadar direkt ifadeler kullandım. Vücut ve ruh ilişkisini şarkılarımda çok işledim. ‘İnsan Gelir İnsan Geçer’de her şeyin geçiciliğinin altını çizdim. Ama ‘Teni Tenime’de, buraya geldiysek güzellikleri hissetmeli, kendimizi hayata bırakmayı öğrenmeliyiz diyorum.
Gaziantep, İzmir ve İstanbul. Farklı yerlerde yaşamanın müziğinize etkisi oldu mu?
Tabii ki. Zihnimizde oluşturduğumuz bir dünyada müzik yapıyoruz ama o dünya da bir şekilde tecrübelerimizden etkileniyor. Sevdiklerime yersiz ve zamansız bir sadakat duymama rağmen kültürel olarak kendimi tek bir yere ait hissetmiyorum. Yaşadığım her yerde birçok insan tanıdım, farklı yemekler yedim ve bir harman oldum. Her tabaktan beslenebileceğinizi fark ettiğinizde kendinizi etiketlediğiniz zamanların boşa geçtiğini anlıyorsunuz.
Hangi şarkıyı bestelemiş olmayı dilerdiniz?
Her ne kadar benden beklenmedik bir cevap olsa da, her duyduğumda “Nasıl bir çağ başlatmak, her dönemden insanın kanına dokunmaktır bu” diye dinlediğim ‘Billie Jean’.
Tanımayan birine kendinize anlatmak isteseydiniz hangi kelimeleri seçerdiniz?
İnsan kendine, yeni tanışıp 10 dakika sohbet ettiği birinden bile daha yabancı ve kendi hakkında ne söylese yalan… Ama kendim hakkında duyumlarım şu doğrultuda: Zor ama dürüst, dümdüz ama incelikli.
Müziğin insanların davranışlarını değiştirebileceğine inanıyor musunuz?
Davranış kısmına kesin taşırlar mı bilemem ama müziğin insanı güdümlediği kesin. Tüm insanlar bir duyguda birleşiyorsa…
Karantina günlerinde vakit nasıl geçiyor?
Evde müzik yapıyorum ve yarım kalan işlerimi halletmeye çalışıyorum dikkatimi dağıtmak için. Fakat durup düşününce hiçbir ayrım gözetmeksizin herkes aynı tehlike ve hissiyatta. Tüm dünyada insanlar bir duyguda birleşebiliyorsa ortada korkutucu bir şey var demektir. Umarım en kısa sürede ve en az kayıpla atlatılır.
Canlı bir ev konseri planlıyor musunuz?
Evet, en yakın zamanda.
İdeal bir konser nasıl olmalı sizin için?
İnsanların şarkılarımı bilip çevresine aldırmadan, zevkle bana eşlik ettiği her konser idealdir.
İtalya’da balkondan söylenen şarkılar hakkında ne düşünüyorsunuz?
İnsanlar kendilerini dinleyebildiklerinde fark ediyor olmalılar ki bu kadar zor zamanlarda bile içlerinde beraber olmak, şarkı
söylemek var.
Türkiye’de balkondan söylenebilecek en iyi üç şarkı sizce hangileri?
Bülent Ortaçgil’den ‘Benimle Oynar mısın’, Fikret Kızılok’tan ‘İki Parça Can’ ve ‘Bulutsuzluk Özlemi’nden ‘Sözlerimi Geri Alamam’. Umut ve birliktelik hissettiriyor bu şarkılar bana. Müziği ve sözleri, herkesi olduğu gibi kabul ediyor.
Şarkı yazmak nasıl bir his?
Birçok şarkı yazmış ve o şarkılarla gerçekten insanlara ulaşmış bir insanın bile formüle oturtamadığı bir süreç. Nerede, ne zaman geleceği belli olmaz. Bence bu yüzden şarkı yazarları genellikle çevreleri tarafından garip tipler olarak tanınıyor.
Sırada ne var?
Ne desem yalan! Bakın, koronavirüs sebebiyle hepimiz evlerimize tıkıldık. Eğer hayat varsa sırada kesinlikle iyi niyet, tutku, müzik, umut, değişim ve kendimle dalga geçmek var.