“Biraz param var, ne yapsam bilemiyorum” diyorsan, bizden bir tavsiye: Kült bir sneaker al.
Yazı: Emrah Saka
Yerçekimi hiç bu kadar zorlanmamıştı. Giydiğimiz ayakkabıların havası bambaşka. Kunduranın lastik pabuçla savaşı pek de lehine gitmiyor gibi. Artık düğünlerde bile sneaker giyiliyor.
Peki ne oldu da sokakta futbol oynarken burnu açılan spor ayakkabılarımız bu kadar popüler oldu? Nasıl bu kadar değerlendi ve karaborsada inanılmaz fiyatlara alıcı bulmaya başladı? Sneaker, yani bizdeki yaygın adıyla spor ayakkabılar nasıl bir statü simgesi oldu? Bir çocuğun bir ayakkabıyla süper kahramanlarla yarışabilmesi nasıl sağlandı?
Sneaker sevdasının 1984 yılında Nike firmasının efsanevi basketbolcu Michael Jordan ile anlaşmasından sonra başladığını söylemek abartılı olmaz. Ardından ilk çıkan Air Jordan’ın yeniden satışa sunulması ile sneaker meydan muharebesi gezegene yayıldı. Bu rüzgârın başlamasından 36 yıl sonra, geçen mayıs ayında 1985 üretimi, Michael Jordan’ın zamanında basketbol maçlarında giydiği Air Jordan’ın Sotheby’s’de de düzenlenen müzayedede 560 bin dolara alıcı bulduğunu hatırlatırsak, sneaker’ın nasıl bir arzu nesnesi haline geldiğini özetlemiş oluruz.
Yıllar içinde başta ABD olmak üzere, Avrupa, Uzakdoğu ve Japonya’daki sneaker koleksiyonlerleri istedikleri modele sahip olabilmek için kilometrelerce yol kat etmeye başladı. Firmalar, yeni sneaker modellerinin piyasaya çıkış tarihini duyurduğunda internet siteleri anında kilitlenebiliyor ve sınırlı sayıda üretilen ayakkabılar daha sonra olağanüstü fiyatlara satılıyor.
Sneaker’a duyulan ilgi moda dünyasının dinamiklerini bile değiştirdi. Dünyaca ünlü markalar yine uluslararası kabul görmüş tasarımcılarla bir araya gelip sınırlı sayıda ayakkabı üretmeye başladı. Bilindiği üzere, müzik dünyasından da işe el atanlar var. Örneğin Kanye West’in Yeezy koleksiyonu ve Pharell Williams’ın Adidas için oluşturduğu yeni seri bunlardan yalnızca ikisi. Beyoncé’nin kızı Ivy için tasarladığı koleksiyon da bu işin sadece erkekler için olmadığının bir kanıtı. Yeni bir ayakkabının lansmanı öncesinde mağaza önünde üç-dört gün bekleyenlerin olması, sneaker tutkusunun boyutlarını gösteriyor. Düşünün; Kobe Bryant imzalı bir Air Jordan, Mercedes C serisi bir otomobile eşdeğer fiyata alıcı bulabiliyor.
Lüks sektörünün bu ilgiyi gözden kaçırması mümkün değildi elbette. Gucci, Prada gibi lüks giyim devleri spor markalarıyla işbirliğine gidip özel ayakkabılar ürettiler. Balenciaga, Alexander McQueen, Lanvin, hatta Christian Louboutin lüks sneaker serilerine sahip.
Kadınların markalı çantaları gibi, sneaker da artık bir yatırım aracı. Borsada risk almaktansa sneaker alıp, akla hayale gelmeyecek fiyatlarla yeniden satmak hayli kazançlı bir yatırım şekli. ABD’de sneaker el değişiminden haftada 50 bin dolar kazananlar var. Boston’da 2012’de açılan Sneaker Müzesi de yolculuğun nereden başlayıp, nereye yol aldığını görmek isteyenlerin ilgisini çekebilir.
Uğruna servet harcanan sınırlı üretilen sneaker endüstrisi sürdürülebilir bir gelecek için güzel adımlar da atıyor. Hemen hemen tüm markalar geri dönüşüme göz kırpıyor. Bir klasik haline gelen Stan Smith’lerin, plastik atıkların önüne bariyer çekmek için geri dönüşümlü malzemelerden yeni bir seri üretmesi de gelecek adına güzel girişimlerden.
Kimi takip etmeli?
Bu hareketli ve eğlenceli sneaker dünyasını takip etmek istiyorsan, popüler Instagram hesaplarına göz atabilirsin:
@sneakerfreakermag
@sneakernews
@ronniefieg
@sneakercon
@juicegee
@theshoesurgeon
@kicksonfire
@nicekicks
@sneakerpolitics
@complexsneakers
@complexcon