İLK KİTABI ‘ANLAM ARAMA’YI GEÇTİĞİMİZ AYLARDA ÇIKARAN HAZAL YILMAZ’LA AKARETLER’DE BULUŞTUK. KISA SÜREDE 20. BASKIYA GİREN YENİ KİTABINDAN, İSTANBUL’DAN VE İLİŞKİLERDEN KONUŞTUK.
Röportaj: Burçak Şener / Fotoğraflar: Avşar Gülener
Kitabınız ‘Anlam Arama’ okuyucuyla buluştu ve kısa süre içinde 20. baskıya girdi. Nasıl bir kitap bekliyor okuyanları?Kendimizle, birlikteliklere, yalnızlıkla, egoyla, ölümle, aidiyetle, adaletle, kurduğumuz ya da hayalini kurduğumuz hayatla, yüzleşmelerle dolu kısa hikayeler…
‘Beklemek, iyi şeyler muhabiri değil benim için’ diyorsunuz kitabınızda. Yollarda olmanızı biraz da buna bağlayabilir miyiz?
Yol bir yerden kaçarken ya da gitmeye karar vermişken istediklerimizi ve istemediklerimizi bulduğumuz, vardığımız yerde de yeni başlangıçlar yapabileceğimiz bir süreç benim için. Bu yüzden belki bazı insanlara külfet gibi gelen havalimanları, uzun uçak ya da araba yolculukları benim için kendimle tanışma sürecinin bir parçası.
‘Anlam Arama’da mevzu bahis konulardan biri de ilişkiler. Sizce ilişkilerde en büyük hatayı nerede yapıyoruz?
İlişki içindeki iki insanı haklı, haksız, güçlü güçsüz diye ayrıştırıyoruz. Güç ilişki içinde imha edilmesi gereken bir kavram. Her türlü ilişkide güç, uyumu bozuyor. Güçlü yerine eşit, sağlam, kuvvetli, dayanıklı olabiliriz.
Bir röportajınızda sizi güvende hissettirenin özgürlük duygusu olduğunu söylemiştiniz. Daha fazla özgürleşmek için nelere ihtiyacımız var?
Çoğunluğun, toplumun beklentilerine karşı gelip kendi azınlıklarımızı oluşturuyor, bir süre sonra o gruplar içinde de kurallar yaratıp başkalarını ötekileştiriyoruz. Gerçek özgürlük otantik kendimize, tek başına mücadele ettiğimiz durumlarda bile sadık kaldığımızda başlıyor.
Akademik eğitiminiz fotoğraf üzerine. Bu size gözlem yeteneğinizde, mesleğinizde neler kazandırdı?
Fotoğrafa olan düşkünlüğüm anı biriktirmek için değil. İnsanlar sustuğu anlarda, kafalarının içinden geçenleri, detaylı inceleyebilirim belki diye çekiyorum fotoğraflarını. Dedektif gibi. Biliyorum, dünya üzerindeki hiçbir makine, röntgen cihazı işe yaramayacak ama, içimden geçen insanlığı anlama dürtüsüne engel olamıyorum.
Kitabı okuduğumda güçlü ve hayattan ne istediğini bilen, hayatla flört eden, cesur, tutkulu bir kadın gördüm. Siz aynaya baktığınızda nasıl bir kadın görüyorsunuz?
Kendime güveniyorum. Yanlış kararlar almayacağıma, göğsünden ayrılmak istemediğim sabahta beni terk edecek adama aşık olmayacağıma, etraftan bravolar alan işleri seçeceğime değil ama. Hepsi hayatımdan gittiğinde, yataktan kalkmak istemeyeceğim günlerden geçeceğime ve sonunda, yine de yeniden güneşe uyanabileceğime güveniyorum
Kendinizle hiç anlaşamadığınız bir konu var mı?
Tahammülsüzlüğüm.
Zamanın size öğrettiği en önemli şey nedir?
Yaşlanmadan büyüyebiliriz.
Ruhunuzu nasıl beslersiniz?
Korkularımın ya da ben bunu hayatta yapmam dediklerimin üstüne giderek. Kendi yargılarımı kırmaya çalışarak. Uzun yürüyüşler, spor da şart tabii!
Yeni kitap gelecek mi?
Evet! Benim bile tahminimden önce olabilir. Üzerinde çalışmalar yarılandı bile.