Ana SayfaMİRGÜN CABASMirgün Cabas: Ne yapabilirim?

Mirgün Cabas: Ne yapabilirim?

Bu soru zamanında hayatta karşıma çok çıktı. Şimdiyse Civan’ın ağzından sık sık duyuyorum. Tek farkla, onun sorusu daha çoğulcu bir formatta “Ne yapabiliriz” şeklinde geliyor ve genellikle “Beni eğlendir” anlamına geliyor. MİRGÜN CABAS

Can sıkıntısı, çocuk olmanın en büyük icaplarından biridir. Canın mı sıkılıyor, ne yapacağını bilmiyor musun? Tamam, gel buraya, sen bir çocuksun. Kaç yaşındasın bakayım sen?

“Ne yapabiliriz?” sorusu Civan’la baş başa kaldığımızda en çok duyduğum replik. “Beni eğlendir” demenin bir başka yolu. Sokağa çıkmak istemeyen, doğaya, spora gitmek istemeyen bir çocuğun anne babasının önüne koyduğu zor bir sınav.

“Ne yapabiliriz?” Evladım, bir kere soru yanlış. SEN ne yapabilirsin ya da yapmak istiyorsun, onu söyle. Ben oraları zaten zar zor geçtim, benim yaralarımı kurcalama. Ömrüm, ne yapabilirim sorusuna anlamlı bir cevap arayarak geçti. Şimdi sen aynı sorunun minyatürüyle beni zorlama.

YANITI BULMAK BİRAZ DA ŞANS İŞİ

Büyüklerin dünyasında “Ne yapabilirim”, içinde yığınla başka soru barındıran bir büyük soru: Ne yapmam gerekir, benden ne bekleniyor, benden beklenmeyen ne yapabilirim… Hepsinin toplamında da tek bir soru: Nasıl yırtabilirim? Sıkılmaktan, sıradan olmaktan, sıkışıklıktan, görünmez olmaktan, hayat boyu mücadele etmekten nasıl yırtabilirim?

Akıllı, yetenekli ve şanslıysanız, buna gerçek bir yanıt bulursunuz, hayata geçirirsiniz ve… Yırtarsınız. Aynı zamanda, yırtmanızı gerektikçe anlattığınız, uzun zaman önce stilize edilmiş hoş bir hikâyeye dönüştürürsünüz. Anlatırken belli bir yere geldiğinizde de hikâye biter. Basta! Bu kadar. Sonrası gördüğün gibi işte, yırt- tım. O zaman öyleydim, şimdi böyleyim.

Yırtmak böyle olur. Son derece öznel ama nesnel görünümlü bir tanıma bağ- layacak olursak şöyle diyebiliriz: Gündelik dertleri, yaşamının geri kalanının kalitesini etkilemeyecek olan insana, yırtmış denir.

Daha açık söyleyecek olursak… Nerede, nasıl, kimle yaşayacağı, nereden gelir elde edeceği, yaşamındaki istikrarı nasıl sağlayıp koruyacağı konularında kafa yorması gerekmeyen insan, yırtmıştır.

YIRTMAK YA DA YIRTAMAMAK

Yırtmak fiili biraz bıçak sırtı bir eylem.

Bizimki gibi dikey hareketlerin çok mümkün olduğu toplumlarda yırtmak genellikle uyanıklık etmek, başkalarının hakkını ele geçirmek, hak etmediğin bir varlık seviyesine ulaşmak anlamına da gelebiliyor. Bambaşka bir anlam kökenine dayanan ‘yırtık olmak’la kol kola ortaya çıkabiliyor. Aynı şekilde, hak etmediğin bir sefaletten ve haksızlıktan kurtulmaya da yırtmak diyoruz. Sosyal dengesizlik ve adaletsizlik nedeniyle roket gibi yükselmek ne kadar mümkünse, aynı sebeplerle sefalet seviyesine düşmek de mümkün. Demek ki yırtmak da yırtmak gereken bir durumda bulunmak da azgelişmiş ya da dengesiz gelişmiş toplumların bir göstergesi.

Bir de yırtmış gibi görünüp yırtamamak var. Yarı yırtmak… Tam yırtamamak ama aralamak… Sahi, bu yırtmak lafı ne- reden geliyordu? Kefeni yırtmaktan mı? Yani ölümden kurtulmaktan… Ölmüş zannedilirken ölmemiş olmadığını göstermekten. Ölülerin dünyasından canlıların arasına dönmekten. Aşağı yukarı böyle bir şey herhalde. Yarı yırtmak ne peki? Her- halde kefeni yırtmak ama ondan tam da kurtulamamak, ona dolanık bir şekilde yaşamak…

Yine geldik “Ne yapabilirim” sorusuna verdiğiniz cevaba… Yaşamak için, istediğiniz gibi yaşamak için ya da şikâyet etmeden yaşamak için bulduğunuz cevaba… Bulduğunuz cevabı tekrar tekrar hayata geçirmeniz gerekiyorsa, tam yırtmış sayılmazsınız. Cevap bir yeteneğin sürekli gösterilmesine, giderek keskinleştirilmesine, çaba göstererek uygulanmasına, yeni durumlara uyarlanma- sına dayanıyorsa, size yırtmışsınız diyemeyiz. Ancak bir miktar zaman kazanmış sayılırsınız. Yırtmak için daha iyi bir fikir bulana kadar zamanınız olur.

Bu da ayrı bir kategoridir. Tam yırtanlarla yırtma peşinde koşmayıp razı olanların arasında yer alır. Bir de onlar var çünkü… Razı olanlar. Hayattan ne bekleyeceğine akılla ya da sezgiyle karar verip bunda kararlılık gösterenler. Uzun bir yolu sonuna kadar yürümeyi gözüne kesti- renler. Çarkların dönmesini sağlamaktan mutlu olanlar. Büyük bir mekanizmanın küçük ama anlamlı bir parçası olmayı hedefleyenler.

Her şeyden önce, bir ömrü böyle yaşa- mayı kabullenmek az buz iş değildir. Çünkü yırtmakla işiniz olmaz. O, başkalarına özgü bir durumdur. Başladığı yer, sizin başladığınız yerin altında olanların meselesidir. Onların yırtma hikâyeleri anlatılır size, ilgiyle dinlersiniz, sonra unutursunuz. Zaten vaktiniz yoktur. Çevrilecek çarklar vardır, yapacak işiniz vardır…

YAZI: MİRGÜN CABAS

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Populer Yazılar